I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
- Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
That is a reputable store.
- Orası saygın bir mağazadır.
She is reputable, rational and above all pretty.
- O, saygın rasyonel ve özellikle güzel.
Tom looks respectable.
- Tom saygın görünüyor.
He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
- O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.