Tom is a nice and respectful young man.
- Tom kibar ve saygılı bir genç adamdır.
The students were not respectful towards their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine karşı saygılı değildiler.
You were considerate not to disturb us.
- Sen bizi rahatsız etmemek için saygılıydın.
You should be more considerate of your parents.
- Ailene daha saygılı olmalısın.
Tom was too deferential.
- Tom fazla saygılıydı.
This girl was always good and dutiful.
- Bu kız hep iyi ve saygılıydı.
With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
- Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
Tom was too deferential.
- Tom fazla saygılıydı.
I think Tom is courteous.
- Tom'un saygılı olduğunu düşünüyorum.
You must be courteous to any guest.
- Her konuğa karşı saygılı olmalısın.
Tom is a decent sort of guy.
- Tom saygılı bir insandır.
Tom's a decent, law-abiding citizen.
- Tom terbiyeli, yasalara saygılı bir vatandaş.
Tom smiled thoughtfully.
- Tom saygılı bir biçimde gülümsedi.
She's insecure and has low self esteem.
- O güvensiz ve düşük benlik saygısı var.
I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
The Japanese do not always make a bow as a mark of respect.
- Japonlar saygı belirtisi olarak her zaman eğilmezler.
The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
- İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
The surgeon who operated on Tom is very experienced and highly regarded.
- Tom'u ameliyat eden cerrah çok deneyimli ve oldukça saygın.
My brother sends you his regards.
- Erkek kardeşim sana saygılarını yolluyor.
What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
- Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
Will you be so kind as to convey my compliments to her?
- Ona saygılarımı lütfeder misin?
With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
- Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
Consideration is very necessary.
- Saygı çok gereklidir.
To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety.
- Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.