savunulmaz

listen to the pronunciation of savunulmaz
Türkçe - İngilizce
untenable
indefensible
savun
{f} advocate

He advocated abolishing class distinctions. - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

He advocates reform in university education. - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.

savun
{f} defending

We are defending the same cause. - Biz aynı nedeni savunuyoruz.

No one is defending my country. - Kimse ülkemi savunmuyor.

savun
defend

Paris did her best to defend her liberties. - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it. - Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

Fince - Türkçe

savunulmaz teriminin Fince Türkçe sözlükte anlamı

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz