savma

listen to the pronunciation of savma
Türkçe - İngilizce
standoff
Alternative spelling of stand off
A device which maintains a fixed distance between two objects, especially between a surface and a sign or electrical wiring
A deadlocked confrontation between antagonists

I don't want to get involved in the standoff between those two.

To become involved in a social confrontation, or conflict of interests. (To cause a stand-off is to undertake the action itself.)
the act of repulsing or repelling an attack; a successful defensive stand
{i} tie, draw (as in a contest); something which acts as a counterbalance; act of remaining aloof, act of keeping one's distance; insulator (Electricity)
the finish of a contest in which the score is tied and the winner is undecided; "the game ended in a draw"; "their record was 3 wins, 6 losses and a tie"
To operate some distance from the object of the operation
a situation in which neither side in a fight or battle can gain an advantage
A device which maintains a fixed distance between two objects, especially between a surface and electrical wiring
A social confrontation, or conflict between persons (see above verb)
sav
{i} assertion
sav
argument

This data is immaterial to the argument. - Bu bilgi savunma için önemsizdir.

Why did the lawyer lose in the argument? - Avukat savunmada niçin kaybetti?

savmak
ward off
savmak
brush
savmak
escape
sav
(İnşaat) hypothesis
savmak
stave off

General Andrews sent for more reinforcements to stave off the enemy troops. - General Andrews düşman askerlerini savmak için daha fazla takviye gönderdi.

savmak
evade
savmak
get over
savmak
turn away
savmak
avoid
sav
thesis

The defense of the master thesis is just happening next month. - Yüksek lisans tezinin savunması sadece önümüzdeki aya rastlıyor.

I am writing a thesis about international disputes after World War II. - II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.

sav
theorem
sav
proposition
sav
allegation
baştan savma
Slipshod, shoddy, sloppy, slack, perfunctory, botched, cursory
baştan savma bir şekilde
In a slapdash manner, perfunctorily
baştan savma yapmak
Skimp
sav
peace be upon him
sav
pbuh
baştan savma
a) slipshod, shoddy, sloppy, slack, perfunctory, botched, cursory b) slapdash, perfunctorily
baştan savma
run around
baştan savma biçimde yapmak
perform perfunctorily
baştan savma cevap
quibble
baştan savma yapmak
to botch
baştan savma yapmak
underdo
baştan savma yapmak
shuffle through smth
baştan savma yapmak
fudge
baştan savma yapıvermek
improvise
başından savma
run around
sav
log. thesis, proposition
sav
claim, assertion; argument
sav
position

This position makes me feel extremely vulnerable. - Bu pozisyon beni son derece savunmasız hissettiriyor.

sav
pretension
sav
word, saying
sav
law indictment, allegation, charge
sav
thesis, claim, assertion, allegation " tez, iddia; word; proverb
sav
contention
savmak
to send away, to turn away; to get rid of; to avoid, to escape; to get over (an illness)
savmak
head off
savmak
stop
savmak
drive away
savmak
brush off
savmak
dismiss
savmak
to get rid of (someone)
savmak
get rid of
savmak
to get over, get rid of (an illness); to get through (a difficulty, a trying experience) successfully
yasak savma
stopgap
Türkçe - Türkçe
Savmak işi
def
sav
dava
sav
Sav veya tez, bilimsel yöntemde belli on bilgilere dayanılarak, henüz kanıtlanmamış fakat mevcut bilgilerle mantıksal olarak çelişmeyen, bilimsel araştırma sürecinde doğrulanmaya çalışılan düşüncelerdir. Edebiyat dalında ise sav; atasözü anlamına gelmektedir. Bu kökten türeyen "savcı" kelimesi ise on bilgiye dayanarak, kanıtlanabilir bir düşünceyi ortaya koyan kişiyi ifade eder
SAV
(Osmanlı Dönemi) Niyyet
SAV
(Osmanlı Dönemi) Vatan
SAV
(Hukuk) İddia, defi
Sav
tez
Savmak
atlatmak
sav
Eski Türklerde atasözü, tez
sav
Tanıtlanması gereken önerme, tez
sav
Atasözü
sav
İddia, tez: "Eleştiricilerimiz nasıl olur da böyle bir savda bulunabilirler?"- N. Cumalı
sav
İddia, tez
sav
Haber, söz
savmak
Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak
savmak
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
savmak
Vakti geçmek
savmak
Geçirmek
savmak
İşleyip geçmek, tesir etmek
savma