Tom'u tatmin etmek zor.
- Tom is hard to satisfy.
O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
- He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek bir şey diyecektir.
- Some doctors will say anything to satisfy their patients.
Onu memnun etmek imkansızdır.
- He's impossible to satisfy.
Seni karşılamak için seçildim.
- I was chosen to satisfy you.
Çözümün zaman alacağı konusundaki açıklaması kimseyi tatmin etmedi.
- His explanation that a solution would take time didn't satisfy anyone.
Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
- Our policy is to satisfy our customers.
Doyurucu bir yemekti.
- It was a satisfying meal.
The complex numbers satisfy \exists x:x^2+1=0.