satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment

listen to the pronunciation of satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment
İngilizce - Türkçe

satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

ease
rahat

Onun herkesi rahatlatan alçakgönüllü bir havası vardı. - She had an unassuming air that put everyone at ease.

Çince konuştuğumda içim rahat hissetmeye başlıyorum. - I'm beginning to feel at ease when I speak in Chinese.

ease
{i} kolaylık

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü. - He did the crossword with ease.

Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım. - I'm amazed by the ease with which you solve the problem.

ease
{i} dinme
ease
{f} dikkatle yerleştirmek
ease
{i} konfor
ease
kolaylıkla

O çapraz bulmacayı kolaylıkla çözdü. - He did the crossword with ease.

İşi kolaylıkla yaptı. - She did the job with ease.

ease
genişlik
ease
gönence
ease
refah
ease
yatıştırmak
ease
dindirmek

Sadece ağrıyı dindirmek için bana bir şey ver. - Just give me something to ease the pain.

Tom'un acısını dindirmek istiyorum. - I'd like to ease Tom's pain.

ease
yumuşamak
ease
huzur

Yeni ortamlarda huzursuz hissettim. - He felt ill at ease in the new surroundings.

Tom yabancılar arasında huzursuz. - Tom is ill at ease among strangers.

ease
gevşetmek
ease
dikkatle hareket ettirmek
ease
{i} rahat, sıkıntısızlık
ease
{f} rahat ettirmek, sıkıntıdan kurtarmak
İngilizce - İngilizce
ease
satisfaction; pleasure; hence, accommodation; entertainment