I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
I bought a bottle of beer at the liquor store.
- Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.