I am calling to make an appointment with you.
- Seninle randevu saptamak için arıyorum.
It took us a week to locate their hideaway.
- Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.
In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
- Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.
In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
- Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.