I had a stabbing pain in my chest.
- Göğsümde saplama acısı vardı.
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
Tom's car got stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplandı.
Don't thrust your knife into the cheese.
- Peynirin içine bıçak saplamayın.
I had a stabbing pain in my chest.
- Göğsümde saplama acısı vardı.