Is everything you own in that chest?
- O sandıkta sahip olduğun her şey mi?
He brought a chest, in which there were very valuable goods.
- İçinde çok değerli eşyaların bulunduğu bir sandık getirdi.
The people will decide at the ballot box.
- İnsanlar sandıkta karar verecek.
Winston doesn't want to buy a book, because he already has many boxes full of books.
- Winston bir kitap satın almak istemiyor, çünkü zaten birçok sandık dolusu kitabı var.
The people will decide at the ballot box.
- İnsanlar sandıkta karar verecek.
I don't know what is in the crate.
- Sandıkta ne olduğunu bilmiyorum.
One crate is still missing.
- Bir sandık hâlâ kayıp.