Tom doubts Mary's sincerity.
- Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe duyuyor.
Nancy seems to lack sincerity.
- Nancy samimiyetten yoksun görünüyor.
I couldn't help smiling at her childlike frankness.
- Onun çocuksu samimiyetine gülmekten kendimi alamadım.
He's afraid of intimacy.
- O, samimiyetten korkuyor.
Tom is afraid of intimacy.
- Tom samimiyetten korkar.