I question your sincerity.
- Samimiyetini sorguluyorum.
Nothing is more important than sincerity.
- Hiçbir şey samimiyetten daha önemli değildir.
I couldn't help smiling at her childlike frankness.
- Onun çocuksu samimiyetine gülmekten kendimi alamadım.
Tom is afraid of intimacy.
- Tom samimiyetten korkar.
He's afraid of intimacy.
- O, samimiyetten korkuyor.