Güzellik salonu cumartesi günleri doludur.
- The beauty salon is full on Saturdays.
Bu caddede üç tane güzellik salonu var.
- There are three beauty salons on this street.
I met a boy, who showed me the way to this hall.
- Bana bu salonu gösteren bir çocukla karşılaştım.
He ushered me to the hall.
- O bana salona kadar yol gösterdi.
Barsoom was the biggest Martian town. It had the fanciest saloon. It was the Wild, Wild Red.
- Barsoom en büyük Mars kentiydi. En süslü salona sahipti. Orası Vahşi, Vahşi Kırmızıydı.
The local government closed all bars and saloons.
- Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
She is neither in the kitchen nor in the living room.
- O, ne mutfakta ne de salonda.
Jiro was all smiles after he made a bundle at the pachinko parlor.
- Pachinko salonunda çok para yaptıktan sonra Jiro mutlu olurdu.
She went to the beauty parlor.
- O, güzellik salonuna gitti.
Do the students sit in the auditorium?
- Öğrenciler konferans salonunda mı oturuyor?
Tom is in the back of the auditorium.
- Tom, konferans salonunun arka tarafındadır.
To my mind, the worst part of air travel is the hanging around in airport lounges.
- Benim düşünceme göre hava yolculuğunun en kötü yanı, havaalanı salonlarında beklemektir.
This evening we can meet in the cocktail lounge of the hotel.
- Bu akşam otelin kokteyl salonunda buluşabiliriz.
Our showroom made a hit with young ladies.
- Sergi salonumuz genç bayanlarca çok sevildi.
Our company's showroom was a hit with the ladies.
- Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.
The room is at the end of the hall.
- Oda salonun sonundadır.
Do you have any standing room?
- Bekleme salonunuz var mı?
... you know, the Well, which is very old, and now endangered. Salon just put it up for sale, ...
... YOU KNOW, OUR AIR VENT CONNECTS WITH THE NAIL SALON. ...