Bu caddede üç tane güzellik salonu var.
- There are three beauty salons on this street.
Mary güzellik salonuna gitti.
- Mary went to the beauty salon.
I met a boy, who showed me the way to this hall.
- Bana bu salonu gösteren bir çocukla karşılaştım.
The excited audience ran into the concert hall.
- Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
Barsoom was the biggest Martian town. It had the fanciest saloon. It was the Wild, Wild Red.
- Barsoom en büyük Mars kentiydi. En süslü salona sahipti. Orası Vahşi, Vahşi Kırmızıydı.
The local government closed all bars and saloons.
- Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
She is neither in the kitchen nor in the living room.
- O, ne mutfakta ne de salonda.
She went to the beauty parlor.
- O, güzellik salonuna gitti.
Even after I went to bed, I was conscious of the voices in the parlor.
- Ben yatmaya gittikten sonra bile, salondaki seslerin farkındaydım.
Tom asked the janitor to open the door to the auditorium.
- Tom hizmetliden konferans salonuna giden kapıyı açmasını istedi.
Tom is in the back of the auditorium.
- Tom, konferans salonunun arka tarafındadır.
Shall I fetch Tom from the pleasure lounge?
- Tom'u eğlence salonundan getireyim mi?
To my mind, the worst part of air travel is the hanging around in airport lounges.
- Benim düşünceme göre hava yolculuğunun en kötü yanı, havaalanı salonlarında beklemektir.
Our showroom made a hit with young ladies.
- Sergi salonumuz genç bayanlarca çok sevildi.
Our company's showroom was a hit with the ladies.
- Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.
She looked at me in a deliberate way and left the meeting room.
- Kasıtlı bir şekilde bana baktı ve toplantı salonundan ayrıldı.
The room is at the end of the hall.
- Oda salonun sonundadır.
... YOU KNOW, OUR AIR VENT CONNECTS WITH THE NAIL SALON. ...
... you know, the Well, which is very old, and now endangered. Salon just put it up for sale, ...