Tom struggled with his assailant and managed to escape.
- Tom saldırganla mücadele etti ve kaçmayı başardı.
He shot his assailant but didn't kill him.
- Saldırganını vurdu ama onu öldürmedi.
Tom is extremely aggressive.
- Tom son derece saldırgan.
He has none of his father's aggressiveness.
- Babasının saldırganlıklarından hiçbirine sahip değil.
We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.
- Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir.
I find that offensive.
- Onu saldırgan buluyorum.
Tom was clearly the aggressor.
- Tom açıkça saldırgandı.
They resisted the invaders.
- Saldırganlara direndiler.
They pushed back the attackers.
- Onlar saldırganları geri püskürttü.
From the position of the wounds on the body, the police could tell that the attacker was left-handed.
- Yaraların vücuttaki konumundan, polis saldırganın solak olduğunu tespit etti.
Watch out! This monkey is vicious.
- Dikkat et! Bu maymun saldırgan.
I don't want to seem pushy.
- Saldırgan görünmek istemiyorum.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.