For the residents of Edo, the first bonito of the year was something that had to be bought, even if it meant borrowing money.
- Edo sakinleri için yılın ilk palamudu borç para almak anlamına gelse bile alınması gereken bir şeydi.
Tom and Mary are longtime residents.
- Tom ve Mary uzun süreli sakinlerdir.
When I contemplate the sea, I feel calm.
- Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
It was a calm winter evening.
- Sakin bir kış akşamıydı.
Tom asked Mary to be quiet.
- Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.
I would like to live in the quiet country.
- Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
Would you like a tranquilizer?
- Bir sakinleştirici ister misiniz?
I guess I have some tranquilizers in my bag.
- Sanırım çantamda biraz sakinleştirici var.
Mike always stays cool.
- Mike her zaman sakin kalır.
Tom tried to act cool.
- Tom sakin davranmaya çalıştı.
He's trying to be cool.
- Sakin olmaya çalışıyor.
Calm down and be cool.
- Sakin ol ve rahat ol.
Sami has to calm down.
- Sami sakin olmak zorunda.
You have to calm down.
- Sakin olmak zorundasın.
Tom tried to stay composed.
- Tom sakin kalmaya çalıştı.
I am a citizen of Chiba, but work in Tokyo.
- Ben Chiba sakiniyim ama Tokyo'da çalışıyorum.
I am also a citizen of Tokyo.
- Ben de bir Tokyo sakiniyim.
They have him sedated.
- Onlar onu sakinleştirdiler.
They have Tom sedated.
- Onlar Tom'u sakinleştirdiler.
Sami was enjoying a leisurely life.
- Sami sakin bir hayattan zevk alıyordu.
The police vehicle's armor plating saved the lives of its occupants.
- Polis aracının zırh kaplaması apartman sakinlerinin hayatlarını kurtardı.
Tom was calm and collected.
- Tom sakin ve aklı başındaydı.
Fadil was amazingly calm and collected after he had shot Rami.
- Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.
Mary's partner is a taciturn person.
- Mary'nin ortağı sakin bir kişidir.
She married a local boy.
- O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
Local residents are in a state of shock.
- Yerel sakinler şok içinde.
He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
- O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
This forest is quiet and peaceful.
- Bu orman sakin ve huzurlu.
At night, this street is very peaceful.
- Geceleyin bu sokak çok sakindir.
The sea looks calm and smooth.
- Deniz sakin ve yumuşak görünüyor.
He remained calm even in the presence of danger.
- Tehlike olduğunda bile sakin kaldı.
Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
For some dwellers of ancient China, antlers were probably among the most mysterious and beautiful things in the world.
- Antik Çin'in bazı sakinleri için, boynuzlar muhtemelen dünyanın en gizemli ve güzel şeyleri arasındaydı.
He observed this calmly, from a comfortable distance.
- Bunu uygun bir uzaklıktan sakince gözlemledi.
The inhabitants of the island are friendly.
- Adanın sakinleri cana yakındır.
He was elected an official by the inhabitants of this town.
- O, bu kasabanın sakinleri tarafından bir yetkili seçildi.
The stadium was quite still.
- Stadyum oldukça sakindi.
Tom stood perfectly still.
- Tom kusursuzca sakin durdu.
Tom is trying to keep cool.
- Tom sakin olmaya çalışıyor.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
You have to calm down.
- Sakin olmak zorundasın.