And what we really want is to have many sentences in many — and any — languages.
- Ve bizim gerçekten istediğimiz çok sayıda-ve herhangi-dillerde çok sayıda cümlelere sahip olmaktır.
It must be nice to have friends in high places.
- Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
Happiness isn't merely having many possessions.
- Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
Tom has to have everything his own way.
- Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.
It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.
- Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey.
Tom is the type of person who always has to have his own way.
- Tom her zaman kendi yoluna sahip olmak zorunda olan insan türüdür.
Tom has to have everything his own way.
- Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.