Onun yirminci yüzyılda en büyük piyanist olduğu güvenli bir şekilde söylenebilir.
- It may safely be said that he is the greatest pianist in the twentieth century.
Herkesin güvenli bir şekilde vardığını umuyorum.
- I hope everyone has arrived safely.
Sağ salim eve vardın mı?
- Did you arrive home safely?
Tom'u sağ salim eve götüreceğim.
- I'll get Tom home safely.
Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.
- All the papers were taped up and kept in the safe.
Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.
- I forgave the boy for stealing the money from the safe.
Sence bunu yapmak tehlikesiz mi?
- Do you think it's safe to do that?
Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil.
- Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.
Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.
- She kept her valuables in the bank for safety.
Parayı güvenli bir alanda tut.
- Keep the money in a safe place.
Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.
- I asked Tom if he had a safe deposit box.
Sırlarınız benimle güvencededir.
- Your secrets are safe with me.
Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz.
- We want to keep everybody safe.
Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.
- Your children will be safe with Tom.
Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
- Tom didn't know whether Mary was safe or not.
Onun güvenli olduğundan emin misin?
- Are you sure that's safe?
Burada güvende olduğumuzdan emin misin?
- Are you sure we're safe here?
Kanun en güvenli koruyucudur.
- Law is the safest helmet.
Tom gerçekten koruyucu gözlük takmalıdır.
- Tom should really wear safety glasses.
Güvenliği başka her şeyden önce sağlamalıyız.
- We must put safety before anything else.
Tom güvenli ve sağlam döndü.
- Tom returned safe and sound.
Kesinlikle güvenli bir rota var!
- There is definetly a safe route!
Güvende olduğumuzdan kesinlikle emin misin?
- Are you absolutely certain we're safe?
Güvenlik en önemli şeydir.
- Safety is the most important thing.
Güvenlik en önemli şeydir.
- Safety is what matters most.
Ben onunla korkusuzca oynuyorum.
- I am playing it safe.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
Yeah, safe mate, wassup?” says one hoodie, who should at least be credited with attempting a more detailed sentence construction.
The documents are safe.
The pitcher attempted to pick off the runner at first, but he was safe.
If you push it to the limit, safety is not guaranteed.
You’ll be safe here.
dishwasher safe; dishwasher-safe.
... our primate ancestors live safely in the trees. ...
... I've got to get this car off, safely, to ...