sağlanarak

listen to the pronunciation of sağlanarak
Türkçe - İngilizce
providing
{i} giving, rendering; arranging for -, preparing for -; supplying, furnishing
If you say that something will happen providing or providing that something else happens, you mean that the first thing will happen only if the second thing also happens. I do believe in people being able to do what they want to do, providing they're not hurting someone else = provided. used to say that something will only be possible if something else happens or is done = provided
conj. on the condition that -, only if -
present participle of provide
sağla
provide

She provided the traveler with food and clothing. - O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.

If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence. - İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.

sağla
made available to
sağla
enable to be
sağla
{f} enabling
sağla
{f} stand by
sağla
{f} supply

Can you supply me with all I need? - Bütün ihtiyaç duyduklarımı bana sağlayabilir misin?

The Great Lakes supply drinking water. - The Great Lakes içme suyu sağlar.

sağla
provide for

I have a large family to provide for. - Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.

They had a lot of children to provide for. - Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.

sağla
make available to
sağla
{f} provided

He provided them with food. - O, onlara yiyecek sağladı.

Team members are provided with equipment and uniforms. - Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.

sağla
employ

Japanese companies generally provide their employees with uniforms. - Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees. - Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

sağla
provide with
sağla
enable to
sağla
lay on
sağla
supply with
sağla
{f} supplying

They were accused of supplying arms to terrorists. - Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.

sağla
supplies

This school supplies textbooks to its students. - Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.

This lake supplies our city with water. - Bu göl kentimize su sağlamaktadır.

sağla
procure
sağla
providewith
sağla
enable

I afterward sold them to enable me to buy R. Burton's Historical Collections. - Ben sonradan bana R. Burton 'ın Tarihi Koleksiyonlarını satın almamı sağlaması için onları sattım.

This bird's large wings enable it to fly very fast. - Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

sağla
providefor
sağla
enableto
sağla
layon
sağlanarak