A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
Is eating healthy more expensive?
- Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?
I want to live as long as I can stay in good health.
- Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.
He is in good health in spite of his age.
- O yaşına rağmen sağlıklı.
Sports make us healthy in mind as well as in body.
- Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.
Whether sick or well, she is always cheerful.
- Hasta da olsa sağlıklı olsa o her zaman mutludur.
All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
- Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
She prepares wholesome meals for her family.
- Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.
Tom is relatively fit and healthy.
- Tom nispeten formda ve sağlıklı görünüyor.
She's healthy and fit.
- O, sağlıklı ve fittir.
Eating healthfully can help prevent heart disease.
- Sağlıklı bir şekilde yemek yemek kalp hastalığını önlemeye yardımcı olabilir.
The seasoning is just right.
- Baharat tam sağlıklıydı.
All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
- Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
I don't think it's very healthy to cut out whole groups of foods like fats.
- Yağlar gibi komple bir yiyecek grubunu kesmeyi çok sağlıklı bulmuyorum.
Mary only eats wholefoods. She says they're very healthy.
- Mary sadece az işlemden geçmiş yiyecekler yiyor. O çok sağlıklı olduklarını söylüyor.
It's good to see you safe and sound.
- Seni güvende ve sağlıklı görmek güzel.
He is sound in both mind and body.
- O hem zihinsel hem de bedensel olarak sağlıklıdır.
I tasted all goods, and didn't find better than good health.
- Ben bütün iyileri tattım, ve sağlıklı olmaktan daha iyisini bulmadım.
Tom seems to be in good health.
- Tom sağlıklı gibi görünüyor.
She gave birth to a fine healthy baby.
- Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
A healthy curiosity is truly a fine thing.
- Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
The food is fresh and healthy.
- Gıda, taze ve sağlıklıdır.
Fresh air is necessary to good health.
- Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
- O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
Tom looks healthier than he used to.
- Tom eskisinden daha sağlıklı görünüyor.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
Sanitary conditions in the refugee camps were terrible.
- Mülteci kamplarındaki sağlık koşulları çok kötüydü.
Is eating fish as healthy now as it used to be?
- Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
Can I use my medical insurance?
- Sağlık sigortamı kullanabilir miyim?
I doubt that Tom had to sell his car in order to raise money for medical expenses.
- Tom'un sağlık giderlerini karşılamak için arabasını satmak zorunda kaldığından şüpheliyim.
Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients.
- Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.