Biz farklı düzlemler üzerinde tartışıyorduk.
- We were arguing on different planes to the last.
O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
- She lives on another plane of existence.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.
- It's a miracle he wasn't killed in the plane crash.
Okyanuslar gezegenimiz yüzeyinin yüzde 70'inden fazlasını kaplar.
- The ocean covers more than 70 percent of the surface of our planet.
Dünya'nın kriosferi (gezegenimizdeki donmuş su), şu anda dünya yüzeyinin yaklaşık % 10'unu kaplar.
- The Earth's cryosphere (the frozen water on our planet) currently covers about 10% of the Earth's surface.
Jet uçakları pervaneli uçaklardan çok daha hızlı uçar.
- Jet planes fly much faster than propeller planes.
Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı.
- The jet plane reached Narita an hour late.
Jet uçağı Narita'ya bir saat geç ulaştı.
- The jet plane reached Narita an hour late.
Jet uçağı anında havalanır.
- The jet plane took off in an instant.
Biz farklı düzlemler üzerinde tartışıyorduk.
- We were arguing on different planes to the last.
Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
- The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
The plane of ecliptic is the orbital plane of the earth and the other planets in the solar system.
paper-plane thrower.
The plane of ecliptic is the orbital plane of the earth and the other planets in the solar system.
... at the beginning of the fall upon leaving her opulence large plane ...
... the large on the leading plane seem desolate with only herds of sheep ...