I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
It is said that cats can change shape.
- Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
Communication takes many forms.
- İletişim birçok şekiller alır.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
- Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
The plane turned sharply to the right just before it crashed.
- Uçak parçalanmadan az önce, keskin bir şekilde sağa döndü.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
His face is distorted by pain.
- Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.