While Tom is here, you might want to have him fix your leaky faucet.
- Tom buradayken ona sızdıran musluğunu tamir ettirmek isteyebilirsin.
You need to do something about the leaky faucet.
- Sızdıran musluk hakkında bir şey yapmalısın.
I have a leaking tap.
- Sızdıran bir musluğum var.
How can I repair my leaking tap?
- Sızdıran musluğumu nasıl onarabilirim?
Green slime oozed out the pipe.
- Borudan yeşil balçık sızdı.
The cold seeped into her bones.
- Soğuk onun kemiklerine sızdı.
If your windows are not airtight, moisture will seep in.
- Pencereleriniz hava geçirmez değilse nem içeri sızar.
Mary accepted everything without complaining.
- Mary sızlanmaksızın her şeyi kabul etti.
I just snuck in Tom's back door without him noticing.
- O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
Someone leaked the secret to the enemy.
- Birisi düşmana sırrı sızdırdı.
Tom fixed the leaky faucet.
- Tom sızdıran musluğu tamir etti.