The information is leaking piecemeal to the press.
- Bilgi, parça parça basına sızdırılıyor.
Someone leaked the secret to the enemy.
- Birisi düşmana sırrı sızdırdı.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
Will they manage to stop the leaking tap?
- Sızdıran musluğu durdurmayı başaracaklar mı?
Green slime oozed out the pipe.
- Borudan yeşil balçık sızdı.
If your windows are not airtight, moisture will seep in.
- Pencereleriniz hava geçirmez değilse nem içeri sızar.
The cold seeped into her bones.
- Soğuk onun kemiklerine sızdı.
I just snuck in Tom's back door without him noticing.
- O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
Mary accepted everything without complaining.
- Mary sızlanmaksızın her şeyi kabul etti.
Tom spent all day trying to fix the leak in the roof.
- Tom bütün günü çatıdaki sızıntıyı tamir etmek için uğraşarak geçirdi.
Tom fixed the leaky faucet.
- Tom sızdıran musluğu tamir etti.