sırt

listen to the pronunciation of sırt
Türkçe - İngilizce
back

As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds. - Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

ridge

It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge. - Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.

dorsal
back, dorsal side (of a person or animal)
ridge, upper part (of a hill or mountain)
back; ridge; dorsal
dors
spine (of a book)
saddle

Before getting on a horse, you usually put a saddle on its back. - Bir ata binmeden önce, genellikle onun sırtına bir eyer koyarsın.

blunt side (of a cutting implement)
dorso
(dağ) shoulder
(İnşaat) hip
edge
hillside
backing
(Tıp) dorsum
(Otomotiv) tread

When a tire loses its tread, it's time to buy a new one. - Bir lastik sırtını kaybederse, yeni bir tane alma zamanıdır.

retreaded
arete
sırt ağrısı
backache
sırt çantası
knapsack

Tom still has the knapsack his father gave him. - Tom hâlâ babasının ona verdiği sırt çantasına sahip.

Tom unzipped his knapsack. - Tom sırt çantasının fermuarını açtı.

sırt çantası
rucksack
sırt ağrısı
Back pain
sırt numarası
back number
sırt çantası
backpack

Does this backpack belong to him? - Bu sırt çantası ona mı aittir?

There are a few books in the backpack. - Sırt çantasında birkaç kitap var.

sırt ağrım var
I have a back pain
sırt biçimli
dorsal
sırt dönmek
turn one's back
sırt ekimi
ridge planting
sırt eti
saddle of mutton
sırt kaşağısı
back scratcher
sırt omurları
anat . dorsal vertebrae
sırt paraşütü
back-type parachute
sırt sırta
back to back
sırt sırta vermek
1. to stand back to back. 2. to support each other; to help each other
sırt teknesi
hod
sırt yapağısı
back wool
sırt yatağı
bedroll
sırt yünü
back wool
sırt çantası
pack

Tom packed some essentials into his knapsack. - Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.

Tom started packing his backpack. - Tom sırt çantasını toplamaya başladı.

sırt çantası
haversack
sırt çantası
rucksack, knapsack, backpack
sırt çantası
field pack
sırt çantası ile otostop yapmak
backpack it
sırt çantası ile yürümek
backpack it
sırt çevirmek
turn one's back on
sırt çevirmek
1. to reject, refuse (something). 2. to give (someone) the cold shoulder, cold-shoulder
sırt çevirmek
go back on
sırt çevirmek
turn one's back (on somebody)
sırt çevirmek
to turn one's back on
sırt üstü yatmak
to lie flat on one's back
sırt çevirmek
turn away
sırt çantası
back pack
Sırt çantası
(Askeri) infantry pack
askeri sırt
(Askeri) military crest
ikili sırt
(Çevre) double ridge
koltuk sırt açısı ayarı
seat back angle adjustment
sismik olmayan sırt
(Jeoloji) aseismic ridge
çatı sırt kirişi
purlin
Türkçe - Türkçe
Üst, arka
insanın üstü
Giyilen elbise
Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm
insanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı
Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm: "Arabacı katırın sırtına binmiş."- F. R. Atay. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm
Dağların veya tepelerin üst bölümü: "Beşiktaş sırtları pırıl pırıl, aradaki boğaz parçası masmaviydi."- O. V. Kanık. İnsanın üstü: "Ona ikinci rastlayışımda sırtında bir pardösü vardı."- H. Taner
Elbise, giyecek
Kesici araçların kesmeyen kenarı
İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm
Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm
Dağların veya tepelerin üst bölümü
Bir şeyin üstü, üst bölümü
eğin
sırt sırta
Arka arkaya, sırtları birbirine değecek biçimde
sırt üstü
Sırtı yerde olmak üzere
Sırt çantası
çenti
Sırt çantası
camadan