Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

sırıtma

listen to the pronunciation of sırıtma
Türkçe - İngilizce
grin

Tom couldn't help grinning. - Tom sırıtmaktan kendini alamadı.

Tom started grinning. - Tom sırıtmaya başladı.

grinning unpleasantly or stupidly
smirk

I do not want to see their perverted smirks. - Onların sapıkça sırıtmalarını görmek istemiyorum.

The boy had a mischievous smirk on his face. - Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.

grinning

Tom started grinning. - Tom sırıtmaya başladı.

Tom couldn't help grinning. - Tom sırıtmaktan kendini alamadı.

simper
risus
sırıtmak
grin

Tom couldn't help grinning. - Tom sırıtmaktan kendini alamadı.

sırıtmak
smirk
sırıtmak
grin at
sırıtmak
simper
sırıtmak
show up
sırıt
simper
sırıt
{f} grin

Tom started grinning. - Tom sırıtmaya başladı.

She grinned at me when she came into the room. - O, odaya geldiğinde bana sırıttı.

sırıtmak
(for a defect) to become apparent
sırıtmak
to grin; to show up
sırıtmak
to grin unpleasantly or stupidly
sırıtmak
grin like a Cheshire cat
Türkçe - Türkçe
Sırıtmak işi
Sırıtmak
sırtarmak
sırıtmak
Bütün çirkinliği ve kusuru ortaya çıkmak
sırıtmak
Dişlerini göstererek aptallık, şaşkınlık, kurnazlık veya alay belirtir biçimde gülmek
sırıtmak
Dişlerini göstererek aptallık, şaşkınlık, kurnazlık veya alay belirtir biçimde gülmek: "Bir yandan karısını yatıştırmak istermiş gibi davranıyor, bir yandan hınzırca sırıtıyordu."- O. Rifat