sınırlayıcı

listen to the pronunciation of sınırlayıcı
Türkçe - İngilizce
limiting, restrictive
restrictive

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

limiting, restrictive; delimiter, limiter
orifice
delimeter
edging
delimiter
limiting
demarcative
limiter
(Tıp) limitans
restrict

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

sınırlayıcı faktör
(Askeri) limiting factor
sınırlayıcı uygulamalar ve hakim durumlar danışma kurulu
(Hukuk) advisory commitee on restrictive practices and dominant positions
sınırla
restrict

Entrance is restricted to those above 18. - Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

Freedom of speech was tightly restricted. - İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

sınırla
delimit
sınırla
{f} border

Mexico is bordered on the north by the United States. - Meksika kuzeyde Abd tarafından sınırlanmıştır.

Exporting is a commercial activity which transcends borders. - İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.

sınırla
(Bilgisayar) limit to
sınırla
(Bilgisayar) limited to
sınırla
localise
sınırla
circumscribe
sınırla
{f} localized

The firemen localized the fire. - İtfaiyeciler yangını sınırladılar.

sınırla
{f} bordering
sınırla
{f} delimited
akım sınırlayıcı
a) current limiting b) current limiter
diyot sınırlayıcı
diode limiter
duman sınırlayıcı
smoke limiter
sekme sınırlayıcı
(Bilgisayar) tab delimiter
sınırla
circumscribed
sınırla
{f} limit

Tom doesn't actually live within Boston city limits. - Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.

She knows her limitations. - O, kendi sınırlarını bilir.

sınırla
limited

Those children have limited verbal skills. - Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.

Our freedoms are being limited. - Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.

sınırla
limiting

Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature. - Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.

sınırla
restricted

Entrance is restricted to those above 18. - Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

Freedom of speech was tightly restricted. - İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

tepe sınırlayıcı
peak limiter
tork sınırlayıcı
torque limiter
trim sınırlayıcı
trimming limiter
zincir sınırlayıcı
cable stopper
çift sınırlayıcı
double limiter
sınırlayıcı