sıkıştırma

listen to the pronunciation of sıkıştırma
Türkçe - İngilizce
squeeze
compaction , compression
importunity
incarceration
compression
push
pressing
pressing; squeezing; compression
zip
(Nükleer Bilimler) compress

A baler is used to compress hay into bales. - Bir balya makinesi samanı balyalara sıkıştırmak için kullanılır.

(Mekanik) fastening
(Tıp) condensation
crimping
wedge
(Bilgisayar) do not compress
(Bilgisayar) condense
firming
(Askeri) packing
{i} compressing
urgency
press
compacting
compaction
{i} tampering
companding
compressions
grilling
(Nükleer Bilimler) confinement
sıkıştırmak
{f} compress

A baler is used to compress hay into bales. - Bir balya makinesi samanı balyalara sıkıştırmak için kullanılır.

sıkıştırma basıncı
compression pressure
sıkıştırma bileziği
compression ring
sıkıştırma cıvatası
expansion bolt
sıkıştırma deneyi
compression test
sıkıştırma kursu
compression stroke
sıkıştırma odası
compression chamber
sıkıştırma oranı
compression ratio
sıkıştırma perçini
clinch bolt
sıkıştırma somunu
jam nut
sıkıştırma vidası
tightening screw
sıvı yada gaz sıkıştırma aleti
compressor
sıkıştırmak
{f} rush
sıkıştırmak
{f} tuck
sıkıştırmak
squeeze
sıkıştırmak
crowd
sıkıştırmak
{f} force
sıkıştırmak
jam
sıkıştırmak
{f} impress
sıkıştırmak
{f} tighten

To make our house payments, we're going to have to tighten our belts. - Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.

imge sıkıştırma
(Bilgisayar) image compression
mengene ile sıkıştırma
(İnşaat) clamping
sıkış
squeeze

Can you squeeze me into your busy schedule? - Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?

sıkıştırmak
torque
sıkıştırmak
clench
sıkıştırmak
squeeze into
sıkıştırmak
thrust
sıkıştırmak
slip
sıkıştırmak
(deyim) feel up
sıkıştırmak
beset
sıkıştırmak
(Askeri) packing
sıkıştırmak
cram
sıkıştırmak
kern
sıkıştırmak
string
sıkıştırmak
key
sıkıştırmak
constrain
sıkıştırmak
(Dilbilim) crack down
sıkıştırmak
tight

To make our house payments, we're going to have to tighten our belts. - Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.

sıkıştırmak
tighten up
sıkıştırmak
(Dilbilim) box in
sıkıştırmak
scrooge
video sıkıştırma
(Bilgisayar) video compression
sıkış
{i} clench
sıkıştırmak
squash
sıkıştırmak
urge
sıkıştırmak
pin
sıkıştırmak
cramp
sıkıştırmak
get clamp
adiyabatik sıkıştırma
adiabatic compression
basamak sıkıştırma
(Elektrik, Elektronik) digit compression
derin sıkıştırma
deep compaction
eksenel toz sıkıştırma
axial powder compaction
elle sıkıştırma
compacting by hand
mekanik sıkıştırma
mechanical compaction
rakibi sıkıştırma
press up
sayı sıkıştırma
digit compression
sorularla sıkıştırma
heckling
sulama ile sıkıştırma
compaction by watering
sıkış
{f} jam

I think we'll make it in time if we don't get stuck in a traffic jam. - Trafik sıkışıklığına yakalanmazsak, sanırım onu zamanında yapacağız.

I was late for the meeting because of a traffic jam. - Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.

sıkıştırmak
to wedge in; to jam in; to squeeze (people, things) in, crowd (people, things) in
sıkıştırmak
to squeeze or pinch (someone)
sıkıştırmak
oppress
sıkıştırmak
crush
sıkıştırmak
clinch
sıkıştırmak
bear against
sıkıştırmak
grip
sıkıştırmak
stress
sıkıştırmak
to slip (something) quietly into (someone's hand, pocket, etc.)
sıkıştırmak
to catch, pinch (one's finger, etc.) in (a place)
sıkıştırmak
bombard
sıkıştırmak
constrict
sıkıştırmak
to corner (a fleeing person)
sıkıştırmak
compress , pack
sıkıştırmak
to press; to squeeze; to pinch; to compress; to force; to tighten; to jam; to crowd; to cram; to corner (sb); to oppress; to slip (money, etc. into sb's hand)
sıkıştırmak
(parmak vb.) shut in
sıkıştırmak
come down on
sıkıştırmak
clamp
sıkıştırmak
compact
sıkıştırmak
grind
sıkıştırmak
to tighten; to compress
sıkıştırmak
dun
sıkıştırmak
heckle
sıkıştırmak
astringe
sıkıştırmak
press
sıkıştırmak
clamp down
sıkıştırmak
hurry
sıkıştırmak
bottle up
sıkıştırmak
besiege
sıkıştırmak
press smb. close
sıkıştırmak
to press, pressure, put pressure on (someone)
sıkıştırmak
jam in
sıkıştırmak
lean upon
sıkıştırmak
crossexamine
sıkıştırmak
press for
sıkıştırmak
{f} pinch
sıkıştırmak
{f} straiten
sıkıştırmak
drive smb. to the wall
sıkıştırmak
{f} wedge
sıkıştırmak
ply with
sıkıştırmak
{f} push
sıkıştırmak
be urgent with smb
sıkıştırmak
slip into
sıkıştırmak
{f} weigh
sıkıştırmak
pin down
sıkıştırmak
{f} impact
sıkıştırmak
{f} hustle
sıkıştırmak
{f} ply
sıkıştırmak
push smb. to the wall
sıkıştırmak
lean on
sıkıştırmak
{f} incarcerate
tahmini sıkıştırma oranı
estimated compression ratio
titreşimli sıkıştırma
vibratory compaction
veri sıkıştırma
data compaction
vibrasyonlu sıkıştırma
vibratory compaction
Türkçe - Türkçe
Sıkıştırmak işi
(Osmanlı Dönemi) İHSAR
ihnaklama
Sıkıştırmak
(Osmanlı Dönemi) İDMAC
Sıkıştırmak
tazyik etmek
Sıkıştırmak
çekmek
Sıkıştırmak
sıkılamak
Sıkıştırmak
(Osmanlı Dönemi) TAKAZA
Sıkıştırmak
kısmak
sıkıştırmak
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
sıkıştırmak
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
sıkıştırmak
Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
sıkıştırmak
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
sıkıştırmak
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek: "İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamağa başlar."- R. N. Güntekin
sıkıştırmak
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak: "Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar
sıkıştırmak
Jandarmalarla vuruşmuş."- M. Ş. Esendal
sıkıştırmak
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak: "Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar."- R. H. Karay
sıkıştırmak
Elle sarkıntılık etmek
sıkıştırmak
Zorlamak
sıkıştırmak
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
sıkıştırmak
Zorlamak: "Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum."- H. R. Gürpınar
sıkıştırmak
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
sıkıştırma