Didn't you ever put on rubber boots as a kid and have fun splashing water in puddles?
- Sen hiç bir çocuk olarak lastik çizmelerini giymedin mi ve su birikintisinde su sıçratarak eğlenmedin mi?
Didn't you ever put on rubber boots as a kid and have fun splashing water in puddles?
- Sen hiç bir çocuk olarak lastik çizmelerini giymedin mi ve su birikintisinde su sıçratarak eğlenmedin mi?
The kangaroo jumps very high.
- Kangurular çok yüksek sıçrarlar.
How high can you jump?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
Tom leaped from his seat.
- Tom koltuğundan sıçradı.
Tom leaped at Mary and tried to strangle her.
- Tom, Mary'ye sıçradı ve onu boğmaya çalıştı.
The dog leapt and caught the disk in midair.
- Köpek sıçradı ve havada diski yakaladı.
Think before you leap.
- Sıçramadan önce düşün.
That's one small step for man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
That idea was a springboard for further discussions about sex.
- Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.
Sami hopped from the bed.
- Sami yataktan sıçradı.