Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit.
- Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.
Santa Ana was living in exile in Cuba.
- Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.
He was exiled from his country.
- O, ülkesinden sürgün edildi.
The rain lasted five days.
- Yağmur beş gün sürdü.
The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
I had my driver's license renewed last month.
- Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.
Do you know how to drive?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
Tom shouldn't have driven Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.
You'd better not have driven my car.
- Keşke arabamı sürmeseydin.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
The ruler was overthrown and banished from the country.
- Yönetici devrildi ve ülkeden sürüldü.
We banished him from the country.
- Biz onu ülkeden sürdük.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.