sürünmek

listen to the pronunciation of sürünmek
Türkçe - İngilizce
grovel
crawl

I had to crawl under the fence. - Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.

creep
drag
rough it
to crawl, to creep; to rub against; to rub on, to rub in;to vegetate, to rough it, to lead a dog's life
to crawl (along the ground)
trail
to rub (something) on oneself; to dust oneself with (powder): Pudra süründü. She dusted herself with powder
languish
to live a life of misery, be driven from pillar to post
crept
rub against
rub in
rub on
sürü
flock

A boy was driving a flock of sheep. - Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.

The shepherd is tending his flock. - Çoban sürüsünü otlatıyor.

sürü
{i} drove

That was the first time I drove a car. - O benim ilk araba sürüşümdü.

Sami drove a Rolls Royce. - Sami bir Rolls Royce sürüyordu.

sürü
herd

A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside. - Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.

sürüm sürüm sürünmek
to live a life of great misery, be driven from pillar to post
sürü
pack

Wolves travel in packs. - Kurtlar sürüler halinde dolaşırlar.

Wolves travel in packs, but eagles fly alone. - Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.

sürü
swarm

A swarm of wasps attacked the children. - Bir eşekarısı sürüsü çocuklara saldırdı.

Tom was attacked by a swarm of bees. - Tom bir arı sürüsü tarafından saldırıya uğradı.

sürü
gang

I watch a lot of gangster movies. - Bir sürü gangster filmi izliyorum.

sürü
crowd

There was a crowd of students waiting in front of the library. - Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.

sürünme
creep
sürünme
(Botanik, Bitkibilim) creeping
sürü
band

There were a lot of great bands at the festival. - Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.

I have lots of rubber bands. - Bir sürü paket lastiğim var.

sürü
flight

How long is the flight from Tokyo to Hawaii? - Tokyo'dan Hawai'ye uçuş ne kadar sürüyor?

How long is the flight? - Uçuş ne kadar sürüyor?

sürü
deluge
sürü
fold
sürü
{i} crew
sürü
batch
sürü
(Denizbilim) fush
sürünme
rubbing against
sürü
horde

This game has you battle against hordes of evil stoats. - Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.

sürü
ton

I have a ton of things to do. - Yapacak bir sürü işim var.

Tom is in a ton of trouble. - Tom bir sürü sorun içinde.

sürü
parcel
sürü
troop
sürü
train

The train driver signals the departure with his whistle. - Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.

Tom caught a glimpse of the driver as the train raced past. - Tren geçerken Tom sürücünün bir anlık bakışını yakaladı.

sürünme
{i} crawl

I had to crawl under the fence. - Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.

Tom tried to crawl under the fence. - Tom çitin altında sürünmeye çalıştı.

kolonya sürmek veya sürünmek
cologne or trail rides
sürü
(Denizbilim) school

Our school library has many books. - Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.

I go to a driving school. - Bir sürücü okuluna gidiyorum.

sürü
{i} cloud

There are lots of clouds in the sky today. - Bugün gökyüzünde bir sürü bulut var.

The clouds scudded across the sky. - Bulutlar gökyüzünde rüzgarla sürüklendi.

sürü
whole bunch
sürünme
to creep
köpek gibi sürünmek
live a dog's life
sürü
regiment
sürü
cartload
sürü
covey
sürü
herd, flock, pack, horde, flight; crowd, gang, troop, drove
sürü
run

Lots of women both run a home and go out to work. - Bir sürü kadın hem evde çalışırlar hem de dışarı çalışmaya giderler.

A lot of boys are running in the park. - Parkta bir sürü delikanlı çalışıyor.

sürü
(koyun) fold
sürü
shoal
sürü
scad
sürü
bandwagon
sürü
myriad
sürü
slew
sürünme
crawl; rubbing against; roughing it
yerde sürünmek
grovel
yerlerde sürünmek
lick the dust
Türkçe - Türkçe
Sürünmek işine konu olmak
Kendi üzerine sürmek
Karnı üzerinde sürünerek ilerlemek: "İçimize tekrar emniyet geldikten sonra, karnımız üstünde sürünerek Nil'e, sonra öteki sahile geçtik."- R. H. Karay
Karnı üzerinde sürünerek ilerlemek
Yoksul ve perişan yaşamak
Sürünme işine konu olmak: "Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün."- Enderunlu Vasıf
Bir şeye değerek geçmek, geçerken değmek
SÜRÜ
(Osmanlı Dönemi) Tar: Devşirme suretiyle alınan Hristiyan çocuklarının yüzer, yüzellişer, ikiyüzer veya daha fazla kişilik kafileler halinde sevkedilmeleri. Sürü adı verilen bu kafileler, sürücülerle muhafızların nezareti altında hükümet merkezine sevkedilirlerdi. O.T.D.S
Sürü
(Osmanlı Dönemi) SÜRBE
sürü
Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü
sürü
Pek çok
sürü
Evcil hayvanlar topluluğu: "Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu."- R. H. Karay
sürü
Düzensiz insan topluluğu: "Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler."- H. E. Adıvar
sürü
Evcil hayvanlar topluluğu
sürü
Birlikte yaşayan hayvan topluluğu
sürü
Düzensiz insan topluluğu
sürünme
Çoğunlukla uzun gövdeli bir hayvanın, bacaklarının yardımı olmaksızın katı bir yüzeyde ilerlemesi
sürünme
Sürünmek işi
sürünmek