sözlük teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- dictionary
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- dictionary, lexicon lügat
- (Dilbilim) word stock
- (Dilbilim,Teknik) vocabulary
I'll look up the vocabulary in the dictionary.
- Sözlükte kelimeye bakacağım.
I have to memorize these hunded English vocabulary words by tomorrow, but I wonder if there's any possible way.
- Bu yüz İngilizce sözlük kelimelerini yarına kadar ezberlemek zorundayım ama olası bir yolu olup olmadığını merak ediyorum.
- thesaurus
- lexicon
- wordbook
- glossary
- lexical
- söz
- statement
I'm going to ascertain the truth of his statement.
- Onun sözünün aslını araştıracağım.
I could not believe his statement.
- Ben onun sözüne inanamadım.
- söz
- promise
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Your stomach won't be full from promises.
- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
- söz
- word
A lot of English words are derived from Latin.
- Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
Impossible is not a French word.
- Impossible Fransızca bir sözcük değildir.
- sözlük indir
- download dictionary
- sözlük yapımı
- lexicography
- sözlük anlamı
- dictionary
- sözlük anlamı
- (Dilbilim) lexical meaning
- sözlük bilim
- (Dilbilim) lexicographical
- sözlük değil gramer anlamı olan kelime
- empty word
- sözlük dosyası
- dictionary file
- sözlük düzenleyici
- lexicographer
- sözlük girdisi
- (Bilgisayar) glossary entry
- sözlük listesi
- dictionary list
- sözlük oluşturmak
- lexicalize
- sözlük sıralaması
- (Bilgisayar,Matematik) lexicographic order
- sözlük sıralaması
- (Matematik) lexico graphie order
- sözlük türü
- (Bilgisayar) dictionary type
- sözlük yazarı
- glossarist
- sözlük yazarı
- lexicographer
- sözlük yazarı
- glossographer
- sözlük yazma
- glossography
- sözlük-biçemi
- (Bilgisayar) dictionary-style
- söz
- upon my word
- söz
- expression
I'll look up the expression in the dictionary.
- Ben ifadeye sözlükte bakacağım.
- söz
- {s} wordy
- söz
- {i} plight
- ansiklopedik sözlük
- dictionary
- ekleneceği sözlük
- (Bilgisayar) add words to
- elektronik sözlük
- electronic dictionary
- ingilizce sözlük
- english dictionary
- ingilizce türkçe sözlük
- english turkish dictionary
- küçük sözlük
- (Bilgisayar) glossary list
- küçük sözlük
- glossary
- kısa sözlük
- vocabulary
- online sözlük
- online dictionary
- sesli sözlük
- SesliSözlük is a multilingual online dictionary . Besides English and Turkish; Ottoman, German, Italian, French, Greek and Spanish translation of words between languages can be found in the dictionary. In total SesliSözlük dictionary offers translations in 20 languages. It's Translation section has been preferred translation service in Turkey. SesliSözlük has been first choice of Translators , academics , students and businesses. Established in 1999 SesliSözlük became online in year 2000. Besides the definition of the word, Turkish pronunciation of the words, synonyms and antonyms, etymological definitions are also included. Translations are paired with sample sentences. You can use SesliSözlük on your favorite browser, iOS (iPhone,iPad) and Android and Windows-Phone devices.With iOS app, you can sync your search history and favorites between your devices and browser
- standart sözlük
- (Bilgisayar) standard dictionary
- standart sözlük
- (Bilgisayar) main dictionary
- söz
- gossip
- söz
- asseverate
- söz
- rumour
- söz
- commitment
Unfortunately, I had another commitment.
- Ne yazık ki başka sözüm vardı.
I'm sorry, I already have another commitment.
- Üzgünüm, benim zaten başka bir sözüm var.
- söz
- dixit
- söz
- (Dilbilim) parole
- söz
- fluent
- söz
- iron
- türkçe ingilizce sözlük
- turkish english dictionary
- özel sözlük
- (Bilgisayar) customized dictionary
- özel sözlük
- (Bilgisayar) glossary
- söz
- {i} say
Gentlemen, allow me to say a few words in greeting.
- Baylar, karşılamada birkaç söz söylemem için bana izin verin.
Tom says that he doesn't remember having made such a promise.
- Tom öyle bir söz verdiğini hatırlamadığını söylüyor.
- söz
- wording
- söz
- saying
As the saying goes: Speech is silver, silence is gold.
- Atasözünde dendiği gibi; söz gümüşse, sükut altındır.
You probably don't understand a word I'm saying today.
- Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun.
- söz
- assurance
- söz
- foregoing
- söz
- pledge
Tom pledged his support.
- Tom ona destek sözü verdi.
She pledged herself never to do it again.
- Bunu bir daha asla yapmayacağına dair kendi kendine söz verdi.
- söz
- remark
My remarks were not aimed at you.
- Sözlerim size yönelik değildi.
She seems to have taken my remark as an insult.
- Benim sözümü hakaret olarak almış gibi görünüyor.
- söz
- {i} term
According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
- Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it.
- Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.
- söz
- asseveration
- söz
- undertaking
- büyük sözlük
- great dictionary
- dan sözlük
- from dictionary
- söz
- spoken of
- söz
- {i} sentence
Let's find sentences with new vocabulary on this topic, add them to the following list: _____; and translate them.
- Haydi bu konuda yeni sözcük haznesiyle cümleler bulun, yandaki _____ listesine onları ekleyin; ve çevirin.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
- Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
- söz
- vocable
- söz
- mentions
Nobody mentions my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmiyor.
Mary becomes angry when Tom mentions her weight.
- Mary, Tom onun ağırlığından söz ettiği zaman sinirlenir.
- ansiklopedik sözlük
- dictionary with encyclopedic material added
- ayaklı sözlük
- walking dictionary
- ayaklı sözlük
- someone who has an answer to almost everything
- açıklayıcı sözlük
- glossary
- başlı bileşik sözlük
- (Dilbilim) endocentric
- canlı sözlük
- walking dictionary
- ek sözlük
- (Bilgisayar) addenda dictionary
- konuşan sözlük
- talking dictionary
- ortak bilgi mübadele sözlük ve dili
- (Askeri) common information exchange glossary and language
- otomatik sözlük
- automatic dictionary
- söz
- engagement
Tom has broken our engagement.
- Tom sözleşmemizi bozdu.
I'm sorry, but I have a prior engagement.
- Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- söz
- talk
Don't interrupt me while I am talking.
- Konuşurken sözümü kesme.
She cut in when we were talking.
- Biz konuşurken sözümüzü kesti.
- söz
- voice
- söz
- word, remark; speech, talk; saying; rumour, gossip; promise, assurance, commitment; engagement
- söz
- committal
- söz
- faith
You must be faithful to your word.
- Sözüne sadık olmalısın.
- söz
- verbalism
- söz
- spiel
- söz
- remark, utterance; expression; statement; word
- söz
- rumor
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
- söz
- {f} contracting
- söz
- discourse
- tamamlayıcı sözlük
- (Bilgisayar) supplemental dictionary
- teknik sözlük
- technical dictionary
- yerleşik sözlük
- (Bilgisayar) built-in dictionary
- özdevimli sözlük
- (Bilgisayar) automatic dictionary
- özel sözlük ekle
- (Bilgisayar) add custom dictionary
- ıngilizce ıspanyolca sözlük arıyorum
- I need an English Spanish dictionary