söyletmek

listen to the pronunciation of söyletmek
Türkçe - İngilizce
draw out
to allow (someone) to say (something)
to make (someone) say (something): Ahmet'e yalan söylettiler. They made Ahmet lie
to make sb say; to let sb say; to draw sb out (about sth)
to make (someone) talk: Mehmet'i söylettiler. They made Mehmet talk
draw
extract
draw sb out
nail down to
draw sth out
söyletmek işi
To say that the work
söyle
{f} said

What he said is true. - Onun söylediği doğru.

It doesn't matter what he said. - Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

söyle
spit it out !
söyle
told

Don't forget what I told you. - Sana söylediklerimi unutma.

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

söyle
told to
söyle
say

I've got nothing to say to him. - Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

söyle
confide

I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it? - Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin?

He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married. - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.

söyle
tell

Please tell me where you will live. - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.

Please tell me your address. - Lütfen adresini bana söyle.

söyle
{f} saying

What you are saying does not make sense. - Söylediğinin anlamı yok.

He received a telegram saying that his mother had died. - O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

söyle
dictate
söyle
mouth

He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything. - Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.

Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him. - Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
zor zor söyletmek
winkle out
zorla söyletmek
pry
Türkçe - Türkçe
Söylemesine yol açmak
Söylemek zorunda bırakmak, itiraf ettirmek
(Osmanlı Dönemi) TEKLİM
(Osmanlı Dönemi) İSTİNTAK
Söyletme
intak
söyletme
Söyletmek işi
söyletmek