sökmek

listen to the pronunciation of sökmek
Türkçe - İngilizce
(Hukuk) dismantle
remove
disassemble
rip
rip off
disjoint
cut loose
(şafak) spring
unstitch
read
take down
to begin to come one after the other
(for mucus, urine, feces) to begin to be discharged
detach
ravel out
to dismantle, take apart; to rip, undo, unstitch; to unravel
demount
undo
slit
slang to make a dent on (someone), affect (someone): Cakan bana sökmez! Your big talk doesn't cut any ice with me!
tear down
to pull up; to uproot; to pull out; to rip out; to take out; to take down
unfix
(for a drug) to cause (mucus, urine, feces) to be discharged
dismount
to appear suddenly
knock down
(örgü) unravel
to learn to read (an alphabet); to learn (to read)
to pull out, to pull up, to uproot; to tear down; to unravel, to rip, to unstitch; to take sth apart, to take sth down, to dismantle, to disassemble; to extract; to to decipher; to be able to read; to break through;" "to break; to be effective, to work
to get through or over (a place difficult of passage). 4 to read, decipher (handwriting); to understand, get the meaning of (an abstruse passage)
ravel
unpick
unrig
withdraw
strike
disconnect
effective
be able to read
extract
work
pull out
take out
strip
uproot
pull up
dismember
dissemble
take

I want to take it apart. - Onu sökmek istiyorum.

winkle
unravel
take apart
take to pieces
denest
unweave
spell
güçlükle sökmek
spell out
kökünden sökmek
root out
sök
dissemble
sökme
disconnecting
sökme
removing
sökme
pulling out
sökme
break
sökme
demolition
sökme
wrecking
sökme
remove
sökme
taking apart
yerinden sökmek
pull out
yerinden sökmek
take out
sök
dismantle

Dan sent the machines to a site where they would be dismantled. - Dan makineleri sökülecekleri bir yere gönderdi.

sök
teardown
sök
{f} dismantling
sök
pull out
sökme
eradication
sök
dismount
sök
disassemble

The boy knows how to disassemble the toy. - Çocuk oyuncağı nasıl sökeceğini biliyor.

sökme
dismantling
ciğerlerini sökmek
to treat (someone) very cruelly
dikişi sökmek
undo stitches
dikişlerini sökmek
unstitch
dikişlerini sökmek
unrip
dikişlerini sökmek
rip up
dikişlerini sökmek
rip open
direğini sökmek
dismast
dişini sökmek
to render (a person) harmless
haşıl sökmek
to desize
kökünden sökmek
root away
kökünden sökmek
(ağaç) stub
kökünden sökmek
disroot
kökünden sökmek
tear up
kökünden sökmek
uproot
kökünden sökmek
eradicate
kökünden sökmek
extirpate
kökünden sökmek
stub up
kökünden sökmek
root up
kökünden sökmek
to uproot
menteşelerini sökmek
to unhinge
sök
unpick
sök
unseam
sök
dismantled

Dan sent the machines to a site where they would be dismantled. - Dan makineleri sökülecekleri bir yere gönderdi.

sök
unwove
sök
unfix
sök
unwoven
sök
unthread
sök
unsew
sök
unweave
sök
unknit
sök
unroot
sök
unsewn
sökme
dismantlement
sökme
takedown
sökme
disassembly
sökme
pulling out; tearing down; unstitching; removal
sökme
ripping
sökme
unstitching
sökme
tearing down
sökme
dismantle
tırnakını sökmek
to render (someone) harmless, pull (someone's) teeth
vida sökmek
screw off
vidalarını sökmek
unscrew
yazıyı çıkarmak/sökmek
to be able to decipher someone's handwriting
çapayla sökmek
spud up
çapayla sökmek
spud out
çatır çatır sökmek
to pull out or rip out (something) by force
çivilerini sökmek
unnail
şafak sökmek
dawn
şafak sökmek
for dawn to break
şafak sökmek
(down) to break
Türkçe - Türkçe
Gelmeye başlamak veya çıkagelmek: "Şermin'le Nermin tam bir saat sonra, yani saat beş buçukta söktüler."- H. E. Adıvar
Rüzgâr, sel, akarsu, bir şeyi yerinden çıkarmak, götürmek
Ben söker gibi oldum."- H. Taner
Örülmüş veya dikilmiş şeyin, örgüsünü veya dikişini ayırmak
Geçmek, etki yapmak: "Ne yaparsın, dedi, burada böyle söküyor!"- F. R. Atay
Çıkması, akması kolaylaşmak
Karışık bir yazıyı okumak: "Çok okunaksız bir yazı
Gelmeye başlamak veya çıkagelmek
Ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek
Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak: "Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür."- Y. Kemal
Ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek: "Saplandığı fikirlerden sökemezdiniz."- Y. Z. Ortaç. Örülmüş veya dikilmiş şeyin, örgüsünü veya dikişini ayırmak
Okuyabilme beceresini kazanmak: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin. Çıkması, akması kolaylaşmak
Karışık bir yazıyı okumak
Okuyabilme beceresini kazanmak
Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak
Kurulmuş bir şeyi parçalarına ayırmak
Geçmek, etki yapmak
Geçip gitmeye engel olan zorlukları atlatmak
sökme
Sökmek işi: "Dikmenin vakti ve dikilmiş olanı sökmenin vakti var."- H. Taner
sökme
Sökmek işi
sökmek