Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
- He got a broken jaw and lost some teeth.
Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
- My mother made some new clothes.
Biraz kahve ister misin?
- Do you want some coffee?
Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Her şeyi son yudumuna kadar iç, böylece içinde bir şey kalmaz.
- Drink everything up, so that nothing remains inside.
Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.
- Blow the horn so that car will let us pass.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
Herhangi bir yerde Tom'un adresine sahibim.
- I have Tom's address somewhere.
Bu herhangi birinin yapabileceği bir şey değil.
- It's not something anyone can do.
Bazen burada gerçekten kimin sorumlu olduğunu merak ediyorum.
- I sometimes wonder who's really in charge here.
Kimi yiyecekler bizleri susatırlar.
- Some kinds of food make us thirsty.
Ben dün bir miktar para çaldırdım.
- I had some money stolen yesterday.
Tom bankadan bir miktar para çekti.
- Tom withdrew some money from the bank.
Benim iki yaşındaki oğlum onu beslemeye çalıştığım sağlıklı yiyeceğin bazısını yemeyecek.
- My two-year-old won't eat some of the healthy food I've been trying to feed him.
Yöneticilerden bazısı onun şirketin başkanı olmasından yakındı.
- Some of the managers complained about him becoming the president of the company.
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
- Some people hate to argue.
Bazıları İngilizcede iyiler,ve diğerleri matematikte iyiler.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
Süpermarkete gitmek ve biraz tereyağ almak ister misin?
- Would you go to the supermarket and get some butter?
Tom biraz süt almak için Mary'nin süpermarkete gitmesini istedi.
- Tom wanted Mary to go to the supermarket to buy some milk.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.
- I must have it done somehow by six.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
- All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
Kimileri televizyonun faydadan çok zarar getirdiğini iddia ediyor.
- Some people insist that television does more harm than good.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
- I am training hard so that I may win the race.
Tom'un bazı çok iyi fikirleri var.
- Tom has some very good ideas.
Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.
- Some animals are very good at climbing.
Tom bir parça müzisyen.
- Tom is something of a musician.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Burası yaklaşık 500 yıl önce yapıldı.
- This was built some 500 years ago.
Yaklaşık üç saat önce berbat bir şey oldu.
- Something horrible happened about three hours ago.
Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu.
- The legal costs set him back something in the order of £9,000.
Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı.
- Sami kidnapped something like a hundred women.
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
- That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
Bu evle ilgili acayip bir şey var.
- There's something strange about this house.
Tom'un kesinlikle bazı oldukça eski-moda fikirleri var.
- Tom certainly has some pretty old-fashioned ideas.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor.
- Some parts of the British proposal seem unacceptable.
Biraz kahve ister misin?
- Would you like some coffee?
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
O, Avrupa'dayken birtakım talihsizliklerle karşılaştığını duydum.
- I hear he met with some kind of misfortune while he was in Europe.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
- Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
Onun evi Dördüncü Cadde civarında bir yerde.
- His house is somewhere about Fourth Street.
Biz Tom'a bir takım sorular sorduk.
- We asked Tom some questions.
Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Bir dereceye kadar, biz hepimiz ondan muzdaribiz.
- We all suffer from it to some degree.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Burası bir hayli kalabalık. Haydi başka bir yere gidelim.
- It's way too crowded in here. Let's go somewhere else.
He seized his axe, which he had made very sharp, and as the leader of the wolves came on the Tin Woodman swung his arm and chopped the wolf's head from its body, so that it immediately died.
Would you like some grapes?.
He is some acrobat!.
Some people like camping.
Everyone is wrong some of the time.
Some enjoy spicy food, others prefer it milder.
I guess he must have weighed some 90 kilos.
Would you like some water?.
Can I have some of them?.
The sequence S converges to zero for some initial value v.