rush somebody

listen to the pronunciation of rush somebody
İngilizce - Türkçe
sıkboğaz etmek
busy
{s} meşgul

Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul. - Mother is busy cooking the dinner.

Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul. - My mother is busy cooking dinner.

busy
{s} işlek

Bu şehir eskisi kadar işlek değil. - This city is not so busy as it used to be.

Bu oldukça işlek bir yer gibi görünüyor. - This seems to be a pretty busy place.

rush somebody off one's feet
sıkboğaz etmek
rush somebody off one's feet
acele ettirmek
busy
uğraşı
busy
{s} yoğun

Çok yoğun bir sabah geçirdim. - I have had such a busy morning.

Ben bu hafta çok yoğunum. - I'm very busy this week.

busy
(with ile) meşgul etmek
busy
hareketli

Konuklar ve fazla ev işi nedeniyle, çok hareketli bir hafta geçirdim. - What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week.

busy
kullanımda
busy
{s} meşgul: I've had a busy day. Bugün çok meşguldüm
busy
meşgul etmek iş v
busy
karmaşık/meşgûl
busy
busybodyherkesin işine burnunu sokan kimse
busy
boş bırakmamak
busy
{s} faal

Tom çabucak faaliyet gösterdi. - Tom quickly got busy.

busy
işgüzar

Mary'nin komşusu bir işgüzar. - Mary's neighbor is a busybody.

O korkunç bir işgüzar. - He's an awful busybody.

busy
burnunu her işe sokan
busy
meşgul et

Tom meşgul etmeyi seviyor. - Tom likes to keep busy.

Lütfen çocukları meşgul et. - Please keep the children busy.

İngilizce - İngilizce
busy
rush somebody

    Heceleme

    rush some·bo·dy

    Türkçe nasıl söylenir

    rʌş sʌmbıdi

    Telaffuz

    /ˈrəsʜ ˈsəmbədē/ /ˈrʌʃ ˈsʌmbədiː/