ruhsatlı

listen to the pronunciation of ruhsatlı
Türkçe - İngilizce
licensed

Tom is a licensed, health-care professional. - Tom, ruhsatlı profesyonel bir sağlıkçıdır.

Is Tom a licensed therapist? - Tom ruhsatlı bir terapist midir?

licensed, (something) for which a license has been given
clean
licensed, authorized
(Kanun) licensee
authorized
ruhsat
license

Do you have a hunting license? - Avcılık ruhsatınız var mı?

Do you have a fishing license? - Balıkçılık ruhsatınız var mı?

ruhsat
permit

I have a permit for this gun. - Bu silah için bir ruhsatım var.

ruhsat
warrant
ruhsat
concession
ruhsat
{i} permission
ruhsat
(Otomotiv) registration

Tom opened the glove compartment and took out his registration. - Tom torpido gözünü açtı ve ruhsatını çıkardı.

Tom opened the glove compartment and noticed the registration was missing. - Tom torpido gözünü açtı ve ruhsatın eksik olduğunu fark etti.

ruhsat
(Kanun) liberty
ruhsat
letters patent
ruhsat
(Hukuk) licence

I've got a provisional licence. - Ben geçici bir ruhsat aldım.

ruhsat
(Kanun) letter patent
ruhsat
letter
ruhsat
official permission
ruhsat
royalty
ruhsat
government license
ruhsat
pass
ruhsat
certificate
ruhsat
logbook
ruhsat
(written) permit or license
ruhsat
certification
ruhsat
permission, licence, license
ruhsat
licence [Brit.]
ruhsat
authorization
ruhsat
imprimatur
ruhsat
leave
ruhsat
concessionairy
ruhsat
permission, authorization (given, in most cases, by a government authority)
Türkçe - Türkçe

ruhsatlı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

RUHSATLI
Yapılması ve kullanılması vb. için gerekli izni olan, ruhsatı olan
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Kolaylık
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Genişlik
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru' kılınan şeydir. Sefer halinde Ramazan-ı Şerif orucunun tutulmaması gibi. Vuku' bulan ikraha mebni, birisinin malını itlaf etmek de bu kabildendir ki, bu halde bu itlaf hakkında bir ruhsat-ı şer'iyye bulunmuş olur. Bir hâdisede, azîmet ile ruhsat içtima' edince, azîmet tarikını iltizam etmek, bir takva nişanesi sayılır. (Bak: Azîmet)
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) (C.: Ruhas-Ruhsat) İzin, müsaade
RUHSÂT
(Osmanlı Dönemi) (Ruhsat. C.) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler
ruhsat
İzin, müsaade
ruhsat
İzin belgesi, ruhsatname
ruhsat
İzin, müsaade. İzin belgesi, ruhsatname: "Belediye doktoru tarafından tasdik edilerek gömülmesine ruhsat verilir."- H. R. Gürpınar
ruhsatlı