Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Kağıtları masadan kaldırdı.
- She removed the papers from the desk.
İşaret hemen kaldırıldı.
- The sign was immediately removed.
Leyla'nın cesedi kaldırıldı.
- Layla's body was removed.
Yaralı, olay yerinden uzaklaştırıldı.
- The injured were removed from the scene.
Fadıl'ın görevi onu dış dünyadan uzak tuttu.
- Fadil's job kept him removed from the outside world.