Yakında yağmur yağarsa, memnun olurlar.
- Sie werden zufrieden sein, wenn es bald regnet.
Yeni arabamdan çok memnunum.
- Ich bin sehr zufrieden mit meinem neuen Wagen.
Servetine rağmen, memnun değil.
- Despite his riches, he's not contented.
O şimdi emekli, Yves memnun ve sakin bir yaşam için sabırsızlanabilir.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
Ne kadar zengin olursa olsun, o asla mutlu değil.
- No matter how rich he may be, he is never contented.
Fakir biri olduğu doğrudur, ama o mutludur.
- It is true that he is poor, but he is contented.
Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.
- Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
Yemek onun açlığını tatmin etti.
- The meal satisfied his hunger.
Tom asla halinden memnun değildi.
- Tom never was contented.
I'm satisfied with his progress.
- Ich bin zufrieden mit seinem Fortschritt.
So far as this matter is concerned, I am completely satisfied.
- Was diese Sache angeht, bin ich voll zufrieden.