I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
The President of France visited Okinawa.
- Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
She visits him quite often, but never stays very long.
- O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.
Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kaldı.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
I remember Fred visiting Kyoto with his mother.
- Fred'in annesiyle birlikte Kyoto'u ziyaret edişini hatırlıyorum.
Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
He sometimes visits me.
- Beni bazen ziyaret eder.
I call on him sometimes.
- Ben bazen onu ziyaret ederim.
May I call on you some day?
- Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?