At last, we reached the summit.
- Sonunda, zirveye ulaştık.
Who first reached the summit of Mt. Everest?
- Everest Dağı'nın zirvesine ilk olarak kim ulaştı?
The peak rises above the clouds.
- Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.
The morning rush is at its peak now.
- Sabah koşuşturmacası şimdi zirvede.
The air is very thin at the top of a high mountain.
- Yüksek bir dağın zirvesinde hava çok incedir.
Stocks hit a new high.
- Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.
Is man really the pinnacle of Creation, or just a freak of nature?
- İnsan gerçekten yaratılışın zirvesi midir yoksa sadece bir hilkat garibesi midir?
He's unstoppable right now but the question is how long he can remain at the pinnacle of his career.
- O şu anda durdurulamaz fakat sorun onun kariyerinin zirvesinde ne kadar kalacağıdır.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
Who first reached the summit of Mt. Everest?
- Everest Dağı'nın zirvesine ilk olarak kim ulaştı?
You look on top of the world every morning.
- Her sabah dünyanın zirvesinde görünüyorsun.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
That is the height of foolishness.
- Bu, aptallığın zirvesidir.
She has always been at the head of her class.
- O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.
When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall.
- Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.
The summit conference made a contribution to the peace of the world.
- Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.