The rich are often misers.
- Zenginler çoğu kez pintidirler.
The rich have troubles as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
The Van Horn family was rich.
- Van Horn ailesi zengindi.
She married a rich old man.
- O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
I used to dream about becoming very wealthy.
- Çok zengin olmanın hayalini kurardım.
The doctor, who is prosperous, is not happy.
- Zengin doktor mutlu değildir.
This country has never been so prosperous.
- Bu ülke hiç bu kadar zengin olmamıştı.
The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
- ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
You should not play on his generous nature.
- Zengin doğasında oynamamalısın.
Mary confessed that she prefers well-endowed men.
- Mary zengin erkekleri tercih ettiğini itiraf etti.
He is richer than anyone else in the town.
- Kasabadaki herkesten daha zengindir.
The richer he became, the more he wanted.
- O, ne kadar çok istediyse o kadar çok zengin oldu.
Tom must be well off. He drives a very nice car.
- Tom zengin olmalı. O çok güzel bir araba sürüyor.
Tom is a very rich person.
- Tom çok zengin birisidir.
The Van Horn family was in the chips.
- Van Horn ailesi zengindi.