Fragments of the mirror were scattered on the floor.
- Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
Dirty house, dirty floor.
- Kirli ev, kirli zemin.
The ground seems wet.
- Zemin ıslak görünüyor.
There's no hot water on the fifth floor, but there is on the ground floor.
- Beşinci katta hiç sıcak su yok, ama zemin katta var.
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
In Canada we sleep in a bed, not on the floor.
- Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
Booth broke his leg when he hit the stage floor.
- Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
- Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.
I live on the first floor.
- Zemin katta oturuyorum.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.
There's no hot water on the fifth floor, but there is on the ground floor.
- Beşinci katta hiç sıcak su yok, ama zemin katta var.
There's no hot water on the fourth floor, but there is on the ground floor.
- Dördüncü katta sıcak su yok ama zemin katta var.
We took the elevator down to the basement.
- Asansörle zemin kata indik.
There was a body in the basement.
- Zemin katta bir ceset vardı.