Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

zamanlayıcı

listen to the pronunciation of zamanlayıcı
Турецкий язык - Английский Язык
timer

The lamp is connected to a timer. - Lamba bir zamanlayıcıya bağlı.

I think I'll give Tom an egg timer. - Sanırım Tom'a bir yumurta zamanlayıcı vereceğim.

scheduler
zamanla
in time

In times of abundance, remember the times of famine. - Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla.

He'll succeed in time. - O zamanla başarılı olacak.

zamanla
over time

Languages change over time. - Diller zamanla değişir.

Things change over time. - Şeyler zamanla değişir.

zamanla
with time

Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war. - Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.

Experience is acquired with time. - Deneyim zamanla kazanılır.

zamanla
in course of time
zamanla
in the process of time
zamanla
by the time of progress
zamanla
(Bilgisayar) schedule

Our website is offline for scheduled maintenance. - Web sayfamız zamanlanmış bakım nedeniyle çevrimdışıdır.

l can schedule my sessions in advance. - Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.

zamanla
in the course of events
zamanla
in due course
zamanla
squareness
zamanla
as the time went by
zamanla
in process of time
zamanla
in progress of time
zamanla
with the lapse of time
zamanla
in the long run
zamanla
{f} timing

Your timing's perfect. - Zamanlamanız mükemmel.

Timing is everything. - Zamanlama her şeydir.

zamanla
for getting further by time
zamanla
by and by
zamanla
in due time

In due time, his innocence will be proven. - Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

otomatik zamanlayıcı
automatic timer
zamanla
in the course of time

In the course of time, he changed his mind. - O, zamanla fikrini değiştirdi.

zamanla
with time, as time passes/ passed
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение zamanlayıcı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek: "Basınımızın gelişmesini gözden geçirirsek görürüz ki, zamanla konular uzmanlıklar arasında bölüşülür."- N. Cumalı
zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek