The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
Angels watch from above as men fight amongst themselves.
- İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
My study is upstairs.
- Benim çalışma odam yukarıda.
Can I talk to you upstairs?
- Seninle yukarıda konuşabilir miyim?
Tom could hear helicopters overhead.
- Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
Tom heard a helicopter overhead.
- Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
Tom heard a helicopter overhead.
- Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
Can you see anything up there?
- Yukarıda bir şey görebiliyor musun?
Why are you up there?
- Neden orada yukarıdasın?
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
The clouds above moved fast.
- Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
As we go up higher, the air becomes thinner.
- Biz yukarıya giderken hava incelir.
As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.