The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.
Go upstairs and bring down my trunk.
- Yukarı çık ve bavulumu getir.
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
Angels watch from above as men fight amongst themselves.
- İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
We walked up and down the streets of Kyoto.
- Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
Tom started bouncing up and down on the bed.
- Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.