Seninki çok garip bir hikaye.
- Yours is a very strange story.
Seninki de fena değil.
- Yours is not bad, either.
Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.
- My dog is almost half the size of yours.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Defter senin değil, onundur.
- The notebook is not yours. It's his.
Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.
- Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility.
Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.
- Our school was not the same size as yours.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
- I can't afford such a good camera as yours.
Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
- Our children are at school; where are yours?
Sanırım bunlar sizinkiler.
- I think these are yours.
Tüm çabalarım seninkilerle karşılaştırıldığında hiçbir şey.
- All my efforts are nothing in comparison with yours.
Benim ayakkabılarım seninkilerden daha büyük.
- My shoes are bigger than yours.