Jack bu sefer kesin başaracak.
- Jack is bound to succeed this time.
Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Bu kez farklı olacak.
- This time is going to be different.
Bu kez cezadan kaçamazsın.
- This time, you won't escape punishment.
Bu defa sonuçları aldı.
- This time, he got results.
Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli.
- Tom is willing to help us again this time.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.
- At that time, the territory belonged to Spain.
Ben o zaman odamı temizliyordum.
- I was cleaning my room for that time.
Acele etmeyin, yoksa hata yapabilirsiniz.
- Take your time, or you may make some mistake.
Lütfen acele etmeyin.
- Please take your time.
this time last year.
... lot of your time. But there were a lot of questions about you what do when you're not ...
... There's no point in spending your time ...