There delivering their fraught, they went to Scandaroone; rather to view what ships was in the Roade, than any thing else .
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
The drugstore is at the end of this road.
- Eczane yolun sonunda.
The path is bordered with hedges.
- Yol çitlerle sınırlanmıştır.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
I cross the railroad tracks every morning.
- Her sabah demir yolu hattını geçerim.
You are way off the track.
- Sen yoldan çıkmışsın.
Fortunately they had no storms on the way.
- Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
- Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
There's but one avenue to earn money.
- Para kazanmak için sadece bir yol var.
Where does this trail go to?
- Bu keçi yolu nereye gidiyor?
I like walking on dusty and rocky trails.
- Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.
What's the best way to approach a guy?
- Bir adama yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
What's the best way to approach a girl?
- Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
What's the purpose of your trip?
- Yolculuğunun amacı nedir?
Few roads existed in North America at that time.
- O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.
There is a little time before the train departs.
- Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
- O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
Silence prevailed along the funeral route.
- Cenaze yolu boyunca sessizlik hüküm sürdü. (yaygındı)
Luckily, we found an escape route.
- Neyse ki, biz bir kaçış yolu bulduk.
The road runs parallel to the river.
- Yol nehre paralel çalışır.
A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
- Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
We came to a place where the road branched into two lanes.
- Yolun iki şerite ayrıldığı bir yere geldik.
Do they have bike lanes on the freeways in Australia?
- Avustralya otoyollarında onların bisiklet yolları var mı?
Love moves in mysterious ways.
- Aşk gizemli yollarda ilerler.
People have many things to communicate and many ways to do so.
- İnsanlar iletişim kurmak pek çok şeye sahiptir ve bunun için çok yola sahiptir.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
The same rule applies to going for a journey.
- Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
All drivers should obey the rules of the road.
- Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
Everything was in order until he came.
- O gelinceye kadar her şey yolundaydı.
I need your address in order to send you a present.
- Sana hediye yollayabilmem için adresine ihtiyacım var.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
I have tried every means imaginable.
- Akla gelebilecek her yolu denedim.
The liner called at Hong Kong.
- Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.
Tom knew he was crossing the line, but he couldn't help himself.
- Tom demir yolu hattını geçtiğini biliyordu ama kendini tutamadı.
Why don't you try a different tack?
- Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?
This road leads you there.
- Bu yol sizi oraya götürür.
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
It is easy to be wise after the event.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
The future has many paths - choose wisely.
- Geleceğin birçok yolu var - akıllıca seçin.
She flew to Europe by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Avrupa'ya uçtu.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Tom goes from Boston to Chicago with his car via the usual route.
- Tom her zamanki yolla arabasıyla Boston'dan Chicago'ya gidiyor.
You want to go via the tunnel?
- Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
They finished eighty miles' journey.
- Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
It's only a short way, so you can walk there in a few minutes.
- Sadece kısa bir yol, bu yüzden birkaç dakika içinde oraya yürüyebilirsiniz.
There being no train, we had to walk all the way.
- Tren olmadığı için, tüm yolu yürümek zorunda kaldık.
I handled the problem the only way I knew how.
- Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels.
- Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.
Do you have an itinerary for your business trip?
- İş gezin için bir yolcu rehberin var mı?
Where can I find the itinerary for your business trip?
- Senin iş gezin için yolcu rehberi nerede bulabilirim?
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
We are planning a trip to New York.
- New York'a bir yolculuk planlıyoruz.
They fled through a secret passageway.
- Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
The bus stopped to take up passengers.
- Otobüs yolcuları almak için durdu.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
The picnic area is easily accessible by road.
- Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
The place is not accessible by land.
- Yere kara yoluyla ulaşılamaz.
The best way to lose weight is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermenin en iyi yolu uygun şekilde yemek yemek ve çok egzersiz yapmak.
What's the best way to lose weight?
- Zayıflamak için en iyi yol nedir?
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.