I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
She is contemplating a trip.
- O bir yolculuk düşünüyor.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
Someday we will be able to go on a voyage to Mars.
- Birgün Mars'a yolculuk yapabileceğiz.
The voyage lasted 14 months.
- Yolculuk 14 ay sürdü.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
- Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.