I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
Seeing that movie is something like taking a trip to India.
- Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
What a pleasant journey we had!
- Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
Time travel is possible.
- Zamanda yolculuk mümkündür.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.