Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Seeing that movie is something like taking a trip to India.
- Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.