Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.
- Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
Unfortunately, few passengers survived the catastrophe.
- Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.
And do the travellers remember him?
- Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
She provided the traveler with food and clothing.
- O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
There are a lot of people who believe that Tom really is a time traveler.
- Tom'un gerçekten bir zaman yolcusu olduğuna inanan bir sürü insan var.